19 Ekim 2013 Cumartesi

Bu Bayram Neler Okudum?

Belgariad #5 - Efsuncunun Son Oyunu // David Eddings

Belgariad serisinin son kitabı Efsuncunun Son Oyunu. Garion, Torak ile sonunda karşılaşıyor kitap kapağında da görüldüğü gibi. Seri hakkında genel anlamda şöyle diyebilirim: Konu bakımından gerçekten severek okudum. Tek eleştirim vardı o da kitabın yazılırken sanki biraz yüzeysel geçilmiş olduğu. Daha çok betimleme ve ayrıntı bekliyordum diyebilirim. Ama Eddings leziz bir seri kaleme almış. Fantastik edebiyata yeni başlayanlar adına güzel bir öneri olabilir. 







Marşandiz Fanzin

Gerçeklerle arası iyi olmayan edebiyat fanzini, Marşandiz'in 2. sayısı. En başta Lokomotif adlı kısım karşılıyor bizi.

"Son ne zaman bilmesek de, başlangıçları hep gözlerimiz dolarak anıyoruz. Mücadeleye devam edileceğini biliyoruz. Çünkü biz tüm çizgi filmlerin ilk bölümlerini hatırlıyoruz!"

Bu sayıda bizi 3 öykü, 2 şiir, 1 tane de çizgi öykü karşılıyor. Kayıp Rıhtım'da DarLy OpuS diye tanıdığımız Onur Selamet, Amras Ringeril adıyla aşina olduğumuz Özgürcan Uzunyaşa ve Daarlan Gardan olarak bildiğimiz Onur Altan öykülere hayat vermiş. Çizgi öyküyü Emre Öksüz çizmiş. Can Keretek ve geçenlerde Gökyüzüne Düşen Kız adlı kitabı çıkan A. Orçun Can da şiirlerini bizlerle buluşturmuş.


Dönüşüm // Franz Kafka

Çevirmen Ahmet Cemal'in kaleminden çok hoş bir önsöz ile başlıyor Dönüşüm.

"Gregor Samsa, bir sabah bunaltıcı düşlerden uyandığında, kendini yatağında dev bir böceğe dönüşmüş olarak buldu."


Kafka'nın dilini ve önsözü konudan daha çekici buldum diyebilirim. Yine de okuduğuma pişman olmadım. Bir çırpıda bitti. "Sonsöz", "Kafka'dan Felice'ye Dönüşüm üzerine", "Dönüşüm ile ilgili başkaca yazışmalar, günce notları ve konuşmalar" adlı kısımlar da ilgimi çekti.





Giddar // Erbuğ Kaya

Türk fantastik yazarlarına en başından beri bir sempatim var. Fantastik okumaya da onlarla başladım zaten. Erbuğ Kaya ile kitap fuarında, Gio Ödülleri'nde görüşmüş, tanışmış biri olarak bir seneden uzun süredir başlamak istiyordum kitaplarına. Geçenlerde M. İhsan Tatari'nin kitabı bana hediye etmesi ve fuarda Erbuğ Kaya'yı tekrar görüp kitabı imzalatma şansımı fırsat bilerek başlamış bulunuyorum sonunda Giddar'a. 

Henüz çok başındayım. Tek söyleyebileceğim güzel bir kitap olabileceği yönünde çok umutluyum. Erbuğ abinin de dilini sevdim. Bitirdiğimde buraya tekrardan bir şeyler karalayacağım.

8 Ekim 2013 Salı

Soğuk Kahve // Ahmet Batman


Alıntılar:
"Ve bir kalbin içini 'kendine iyi bak' lafı boşaltabilir mi? Biraz düşün, sonra beni yeniden sev. Olmadı yeniden gidersin, alıştım ben."

"Bir kızın hayatından gitmek, onu hayatından uzaklaştırmak olmuyor. Özlüyor biliyorsun, hatta üzülüyorsun o özlüyor diye... Hala severken hala susuyorsun ve unutmak 'unutmak' yazmak kadar kolay değil."

"Ve gitmem demişti. Saflıktan değil sevmekten inanıyorsun ve gideceğini bile bile seviyorsun."

"'Uyuma konuşalım diyen biri olmalı' derler ya... Bazen çok öyle bir hayatı arıyoruz. Biz çok uykusuz kaldık, sabahlara kadar konuştuğumuz zamanlar oldu. Bu bizi farklı yapmaz, herkesin olmuştur. Geçmişe baktığında o konuşmaların çok gerekli olmadığını anlıyorsun. Hatta hiç gerekli değil hep boş muhabbet. Keşke o gecelerde kitap okusaydım demiyorum. İnsan o an mutlu olduğu şeyi yapmalı..."

"İnsanların çoğu sizi hiçbir zaman anlamayacak. Hayatta bizi anlayacak birkaç insan var belki de... Onlar da çok uzakta."

"Gereksiz tartışmalar bazen ilişkinin ömrünü kısaltır. Kıskançlık bazen güzel görünebilir ama çoğu zaman yıpratıcıdır. Farkında olmadan yıpranıyoruz ve sonra bir bakıyoruz ayrılık gelmiş."

"İnsan ne istediğini iyi bilmeli. Ben yalnızlığı seviyorum mesela. Yalnızlık iyidir, bir kere trip atmıyor. Mesaj atıp cevap beklemiyor. Bugün ne yaptın diye sormuyor. Eksikleri de var tabii. Kimse yalnızlığa sarılamaz."

"Birinden gitmek, gitmelerin en güzelidir aslında. Kolay bir şey değildir ve cesaret ister, öyle ki herkes cesaretli insanları sever."

 "Çok sevmen lazım, böyle sarıldıkça sarılmak istediğin biri olmalı hayatında...  Seninle ilgilenmeli ama bazen arayıp sormamalı, özletmeli kendini. Onu kıskanmana gerek yok, güvenmelisin."

"Tamam, gökyüzü hala mavi ama beraber bakmadıktan sonra... Gör işte cümlelerin sonu bile gelmezken, sen nasıl getirdin benim sonumu. Sen gidemezdin ki benden, ne zaman öğrendin gitmeyi?"

"Bazı insanlar var, çok sevdiklerimiz işte. Onlardan uzaklaşmayı deniyoruz zaman zaman. Nedeni önemli değil ama büyük ihtimalle kırılmışızdır. Uzaklaşırız belli bir mesafeye kadar, sonra öyle kalırız. Yaşarken ölmek gibi bir şey bu. Uçan balonun patlaması gibi..."

"Hayat bir bakıma hayatımıza girenlerden ibaret değil mi? Dışımızdaki insanları içimize davet etme şekli."

"Akıl olmazdı, eğer kalp her zaman doğruyu söyleseydi."

"İnsan uzun süre sevince alışıyor ve kopmak artık zorlaşıyor. Her insan böyle olmasa da çoğumuz böyleyiz. Sevgilerimizin devamı alışkanlıktan. İlişki öyle bir sahip oluyor ki bize, kaçamıyoruz. Israrla sesini duymak, onunla bir şeyler yapmak ya da her zaman yanında olmak falan istiyoruz."

"Sen gitmek nedir bilir misin çocuk? Yok, yok bilmezsin ama senin yerine de düşünmek istemiyorum.
Belki de bilirsin. Hiç gittin mi sen? Hiç gittiler mi senden? Ve içinden geldiği gibi yazabildin mi?
Offfff diyerek her neyse boş ver diyebildin mi?
Hayatında binlercesi varken, o birine takılıp kaldın mı sen hiç?
Gitmekmiş...
Sen ne bilirsin gitmeyi çocuk.
Oyun mu sandın sevilmeyi.
İnsanları kırmayı bardak kırmakla bir mi tuttun!"

"Sizler topuklu ayakkabısı ayağına vuran kadınlarsınız. Topuklarınızın altında kağıt mendiller var. Bazılarınızın gözyaşlarını silen mendiller işte, yabancı değiller. O mendiller hep canınızın yandığı yerlerde..."

"Bir giden daha ekledim yalnızlığıma, hepsi bu. Hiç görmesen artık seni, ömür boyu görmesem gülüşünü sırf bu yüzden bile kendimi affedemem. İnsanın kendine yaptığını hiç kimse yapamıyor işte."

"Öyle herkese sarılamazsın ama bazıları sarılırken kaburgalarını kırsa sesin çıkmaz."

"Ayrılık alışkanlık dediler, sen olmasan bile ben olabiliyormuşum, en kötüsü bu belki de... Gitme demem çünkü insan kafasına koyduğunu yapar."

"Bir şeyin asıl değerini kaybettiğinde anlarsın. Dünyanın en salak insanı olsan yine anlarsın. Kaybetmek de öyle bir şey."

"Boş vakin olursa kitap okuma, müzik de dinleme. Az biraz beni özle, sonra da ne halin varsa gör."

"Her ilişki bir şekilde yarım kalıyor zaten. Sonsuza kadar sarılmak istediğin birini buluyorsun ve ortak bir şarkınız oluyor. Sonrası yok, sevmişsin artık, bir süre düşünme onu olduğu gibi kabul et. Ya oluruna bırak ya onu bırak. Onu bırakma, yeniden sevmek çok yorucu... Vaktin olursa kendine iyi bak."

"İnsanın kalbi söz dinlemez ve karşısındaki acı verse de sever. Zaman zaman vazgeçmek istersin ama yapamazsın. Alışmışsındır bir kere acı çekmelere... Bazen umut verir karşındaki, hani bir bakışı yeter işte, bir şey olduğu yok aslında, bir şey olmaz işte, sadece baktığı yere denk gelmişsindir belki de..."

"Hayat, hayatımızda olan insanlara rağmen yalnız olduğumuzu anladığımız anda başlar."

"Bazen ağlıyor senin için, kıyamıyorsun, ait değilsin ona ama seviyorsun, sevmek bir bakıma aitlik oluyor işte, kendine bile ait değilken."

"Biter mutlaka sözler. Gidişin en zoru ama belli etmek yakışmaz sana. Rahat bir tavırla en kolayından bir hoşça kal. O an susuyorum ama lütfen, hoşça kalma da yanımda kal."

"Biraz elinde olan biraz olmayan, belki çoğu zaman dayatılanı yaşayan ve hiçbir zaman istediğine sahip olamayan insanlar olarak ayrılacağız bu hayattan."

"Bir kızı çok severek mutlu edemezsiniz. Ona diğerlerinden farklı olduğunu hissettirin."

"İyi olmak gökyüzüne dilediğin an bakabilmektir bence. Kafanı kaldır ve her şeyi bir daha düşün şimdi. Özgürsen sorun yok. Gökyüzü hala senin..."

"Hangi şarkının çalığı önemli değil, senden bana gelsin yeter."

"İnsanların hayatta korkuları vardır. Biri ölmekten, biri kaybetmekten, biri sevmekten korkar. Ben en çok bir kızın bana alışmasından korkarım, çünkü karşılıksız alışkanlık çok acı verir."

"En korktuğum şey yokluğuna alışmaktı ya; o da oldu. Şimdi böyle bitermiş diye soruyorum. Bitmez denilen şeyler ve tam olarak bittiğini hissettiğin anlar...
Ve nasıl olsun bir başkası senin gibi...
Bir döner misin?
En azından ben olmadan yürü aynı yolları."

"Hiçbir ortak noktanızın olmadığı, hiçbir konuda anlaşamadığınız insana gider aşık olursunuz. Bu hayatın 'Al sana aşk' deme şeklidir."

"Herkes aynı dünyaya başka yerlerden bakar, mesele bu cümbüşü anlayabilmek."

"Sonra yok efendim ben unutamıyorum. Eee sen unutmak istemiyorsun ki... Önce bir düşünmek lazım: Bir ilişkinin içine bizim şarkımız diyerek 10+ şarkı katan insanın onu hatırlamamak gibi bir lüksü kalır mı? Sen unutsan radyolar hatırlatır."

"Dünyanın en büyük evinde en büyük odaya sahip olsan da; senin sıkıştığın yer beyninin içidir ve bütün kazalar orada gerçekleşir."